e
sv

Kemal Sunal Kimdir ?

1434 okunma — 02 Kasım 2019 22:21
kemal sunal kimdir

İlk Hangi Filmde Rol Aldı ?

İsmi söylendiğinde bile insanı hemen bir gülme alıverir. Neden peki ? Çünkü o, asrımızın Nasreddin Hoca’sıdır. Bir yerlerde bir şeyler konuşulurken muhataba durumu en güzel şekilde ifade etmenin biçimi, eskilerin Nasreddin Hoca’dan bir fıkra nakletmesidir.

Böylelikle yüzler gülümser, gerilen sinirler rehavete komşu olurdu. Şimdiki nesil de kendi aralarında konuşurken mizaha müracat etme gereği hissedince ‘’ Hatırlıyor musun Kemal Sunal bir filminde şöyle yapmıştı….’’ ların artık önü arkası kesilmez

 Türk sinemasının usta oyuncusu Ali Kemal Sunal, 1944 İstanbul doğumludur. Komedi filmleriyle Türk halkının gönlüne taht kuran ünlü oyuncu, bir daha o zirveden inmedi desek yerinde bir cümle kurmuş oluruz herhalde. Kemal Sunal’ı sevdiren yön neydi acaba ?

Oynadığı filmlerde saf tiplemesi, iyi kalpli görünütüs, paraya değer vermemesi, halktan biri olarak izleyenlere kendisini sevdirmesi başıca etkenler olarak sayılabilir. Onun filmleri başlı başına sosyolojik bir tez tarlasıdır.

Kemal Sunal’ın babası Mustafa Sunal, annesi ise Saime Sunal’dır.

Kemal Sunal Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nda sergilediği bir oyunla sinemacı Ertem Eğilmez’in dikkatini çeker. Böylece ilk sinema rolünü 1973 yılı Ertem Eğilmez yapımı ‘’ Tatlı Dillim ‘’ filminde alır. Boy avantajını kullanarak basketbolcu olur filmde. Kemal Sunal, seyircinin kendisini nasıl beğendiğini şöyle yorumluyor:

‘’ Ses Tiyatrosu’ndaki ilk rolüm çok kısaydı. Üç dakika sahnede ya kalıyor ya kalmıyordum. Öyle pek bir şey söylediğimi de hatırlamıyorum. Sahnenin bir ucundan girip diğer ucundan çıkıyordum. Ne yaptığımı da pek hatırlamıyorum, ama seyirci kahkahadan kırılıyor. Bu da benim hoşuma gitmişti. Bildiğiniz gibi o gün bu gündür insanları güldürmeyi seviyorum. ‘’

Evet, kendisi seyircinin neye güldüğünü bilmiyorum dese de aslında seyredenler niçin ve neye güldüklerini çok iyi biliyorlardı. Şimdi de öyle değil mi ?

Önerilen Konu:   Asansörün Çalışma Prensibi Nedir?

Kemal Sunal’ın ‘’ İnek Şaban ‘’ Tiplemesi

Bu tiplemelerle piyasaya bomba gibi düştü. Öyle ki bu bombayı, 7 yaşındaki çocuk da bile isteyerek kabullendi 77 yaşındaki ihtiyar da.

Şaban karakteriyle birçok ortama ve sohbete konu oldu. Tabii bu karakterin yanlış anlaşılması da söz konusuydu. Aptal, aldatılmaya müsait bir insan özelliğinde düşünenler de oldu. Bu hataydı elbette. Şaban, saf olduğu kadar insanın özünde nasıl olması gerektiğine dair ipuçları sunuyordu. Tabii anlayana. Ne olursa olsun, Şaban Türk halkı tarafından çok sevilmişti. Hal böyle olunca birçok filmde ‘’ Şaban ‘’ karakteri karşımıza çıktı.

Kemal Sunal Nasıl Hayatını Kaybetti ?

Kemal Sunal’ın da her insan gibi bazı korkuları vardı. Uçaktan korkuyordu. Ömrü boyunca 82 film çeviren Sunal, ‘’ Balalayka ‘’ adlı filmin çekimleri için Trabzon’a gitmek zorundaydı. 13 kişiden oluşan ekiple Trabzon’a, oradan da karayoluyla ver elini Batum’a.

3 Temmuz 2000’e kadar neredeyse 15 yıldır uçağa binmemişti. Ayıp değil ya, korkuyordu. Oğlu Ali de babasını rahatlatıcı bir konuşma yapınca bu sıcak havada herhalde en doğru tercih uçak olmalıdır, diye düşünen Kemal Sunal, korkusuyla yüzleşmek adına kararını verdi. Binecekti.

Saat 07:00’da uçağın içindeydi. Heyecanlıydı. Saat 07:32 olduğunda kapılar kapandı. Sunal’a bir şeyler olmaya başlamıştı. Hali durgunlaşmıştı. Uçak, piste yaklaşık olarak yirmi dakika ilerlemişti ki Ali Sunal, ‘’ Baba ne olur nefes al ! ‘’ diye bağırmaya başladı. Bütün müdahalelere rağmen  korku, ecelce engel olamamıştı.

Kemal Sunal, kalp krizine yenik düşmüştü. Bazı filmlerinde rol gereği ölmüştü; fakat buradaki ölümü ne rol icabıydı ne de aldatmaca. İşte gerçekten ölmüştü. Böylesine komedi ve mizah dolu bir adam için söylenecek şey, milletin ağzından dökülmeye başlamıştı bile. ‘’ En son şakasını da yaptı, öyle gitti.’’

Ne yazık ki olanlar şaka değildi. Kemal Sunal’ın ölümüyle belki de milyonlarca insan ölüm hakikatini düşünmeye başlamıştı. ‘’Acaba bu ölümün hayattan istediği ne ola ki ?’’

Kemal Sunal, 5 Temmuz 2000 tarihinde ahret tarafına uğurlandı. Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Sahne ışıkları söndü ve alkışlar ebediyen kesildi.

  • Site İçi Yorumlar

En az 10 karakter gerekli